Mezar Başında Okunacak Dua

Mezar Başında Okunacak Dua

Mezar (Kabir) ziyaretinde okunacak dualar nelerdir, ölen kişiye dua nasıl gönderilir? İşte Hz. Muhammed'in mezar ziyaretinde okuduğu Kabir duası ve okunacak diğer dualar.

Yakınları vefat etmiş olanlar ve İslam dinin gereklerinden biri olan kabir ziyareti sünnetini yerine getirmek isteyip mezarlık ziyareti yapar.

Mezarlık (KABİR) ziyaretinde okunacak dua hangisi?
Mezarlık ziyaretinde hangi dua okunur?

Kabir Ziyaretinde Ayakta Okunacak Dua

Sorularının cevapları; Diğer günlere göre özellikle Bayram gününde de pek çok kişi sabah saatlerinden itibaren vefat eden yakınlarının kabirlerini ziyaret ediyor.

Hadis-i şerifte; "Allahümme inni es'elüke-bi-hurmet-i Muhammed aleyhisselam en la tü'azzibe hazelmeyyit" derse, o meyyitin azabı kıyamete kadar (kaldırılır.

Kabir ziyareti sırasında ayakta, "Esselamü aleyküm, ya Ehle dar-il kavm-ilmü'minin! İnna İnşaallahü an karibin biküm lahikun" der sonrasında ise, besmele ile 11 İhlas suresi ve bir Fatiha okur. Ardından, "Allahümme rabbel-ecsadilbaliyeh, vel-ızamin nahire-tilleti harecet mineddünya ve hiye bike mü'minetün, edhıl aleyha revhan min indike ve selamen minni" duasını okumalıdır..


Rivayete göre Hz. Muhammed, ashab-ı kirama, kabir ziyaret için gittiklerinde şu süreyi okumaları önermiştir: "Esselamü aleyküm ehled diyarı minel- müminin.Ve inna inşaallahu biküm lahikün. Es'elüllahe lena ve lekümü'l afiyeh." Türkçe anlamı: "Selam size, ey bu diyarın mü-min ve Müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah'ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim."
Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur: "Kur'an-ı Kerim'de 30 ayetlik bir süre vardır. Bu süre kendisini okuyan bir kimse kıyamet günü şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar. Bu sure Tebârakellezî bi yedihil mülkü'tür."

Kabir ziyaretinin adabı nedir?

Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölümün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği husus.

Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), geceleri Baki kabristanına gelir ve “Müminler yurdunun sakinleri, sizlere selâm olsun. İnşaallah biz de size katılacağız. Bizler ve sizler için Allahtan afiyet dilerim; Allahım, Baki kabristanında bulunanları bağışla.” (Müslim, Cenâiz, 102 [974]) diye dua ederdi. Kabir ziyaretinde bulunan kişinin ölü için dua etmesi ve Kurân okuyarak sevabını orada bulunanların ruhlarına bağışlaması uygun olur.

Ancak kabir ve türbe ziyaretlerinde İslâmın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen, itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Kabrin başında yüksek sesle ağlayıp gürültü yapmak, kabrin parmaklık ve taşlarını öpmek, onlara sarılıp ağlamak İslâm ile bağdaşmaz. Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar olarak görmek; bu zatların duaları kabul ettiğine, İlâhi kudretlerinin olduğuna inanmak doğru olmadığı gibi bir kısım ihtiyaç ve dilekleri onlara arz etmek, kendilerinden medet ummak, bu ziyaretleri dinî bir vecibe gibi telakki etmek; bez bağlamak, mum yakmak, kurban kesmek, şeker vb. yiyecek maddeleri dağıtarak onlardan yardım dilemek gibi davranışlarda bulunmak da tevhid dini olan İslâmla bağdaşmaz. Ölen kişilerden medet ummak ve onlardan bazı şeyler beklemek iman açısından tehlikeli bir davranıştır.